Yönetmen - oyuncu ortaklıklarının tartışılmaz en eksantrik filmlerini ortaya çıkaran Tim Burton – Johnny Depp ikilisinin 6. ve şimdilik son filmi “Sweeney Todd - The Demon Barber of Fleet Street”, hiçbir zayıf halkası olmayan bu altı filmlik serinin en güçlü halkalarından biri. Akademi, Burton filmlerine teknik alanlar dışında (Bu sene Sweeney Todd sanat yönetimi dalında Oscar'a layık görüldü) pek yüz vermese de, Burton'ın son filmi “Sweeney Todd”, müzikal – komedi alanında en iyi film seçilerek Altın Küre'nin sahibi oldu.
Sweeney Todd'un 1700'lü yıllarda Londra'da yaşamış gerçek bir seri katil olduğu söylense de aslında yaşayıp yaşamadığı konusunda çeşitli spekülasyonlar mevcut. Ama bu spekülasyonlar Tim Burton'ı hiç bağlamıyor çünkü o, bu efsanenin ünlü Broadway müzikalindeki yorumunu, yine bir müzikal olarak beyazperdeye aktarmayı tercih ediyor. Bu yoruma göre ise, karısı ve minik kızıyla mutlu bir hayat süren becerikli berber Benjamin Barker'ın karısına zalim yargıç Turpin göz dikiyor ve onu elde etmek amacıyla Barker'ı işlemediği bir suç yüzünden Avustralya'da bir hapishaneye gönderiyor.
Barker yıllar sonra öç almak için yaşayan bir adam olarak Sweeney Todd adıyla Fleet Sokağı'na geri dönüyor ve bilindiği gibi bu karakteri Johnny Depp canlandırıyor. Sadece canlandırmakla kalmayıp, bu karakterin ağzından şarkılar da söylüyor. Filmi izlerken hiç belli olmuyor ama Depp dahil filmdeki oyuncuların hiçbiri daha önce hiç şarkı söylememiş.Hayatlarında hiç şarkı söylememiş oyunculardan oluşan bir müzikal; bunu da ancak Tim Burton yapar herhalde.
Sweeney'nin öldürdüğü müşterilerden etli turta yaparak cesetleri yok eden umutsuz aşık Mrs.Lowett rolünde ise Helena Bonham Carter'ı izliyoruz. Bu rolü canlandırmak müzikalin hayranı olan Carter'ın en büyük hayaliymiş.Gerçekten de bu rolde Carter'dan başkasını düşünmek oldukça zor.
Depp ve Burton, Sweeney Todd'un görünümüne aralarındaki konuşmalar sonucu birlikte karar vermişler. Bu arada Sweeney'nin saçlarının, Burton'ın saç modelinin bir tutam ak düşmüş hali olması da ilginç bir ayrıntı.
Depp, yüreği acı ve intikam isteğiyle dolu karakterinin iç dünyasını oyununa başarıyla aktararak, 8. kez aday olduğu Altın Küre'yi Sweeney Todd rolüyle sonunda kazanmasına rağmen, Oscar'da yine adaylıkla yetinmek zorunda kaldı. Film bütün Burton filmlerinde olduğu gibi eksantrik tiplemeler barındırmakta, özellikle Sacha Baron Cohen'in canlandırdığı rakip şarlatan berber Sinyor Adolfo Pirelli'ye dikkat!
Müzikal sevmeyenler için (benim gibi) ise film bazı yerlerde sıkıcı olabilir; özellikle denizci çocuğun, Todd'un kızı Johanna ile ilgili şarkıları beni biraz sıktı ama neyse ki çok uzun sürmüyordu, ve filmdeki en güzel şarkılar ise çırak Toby'nin reklam niteliğindeki şarkılarıydı.
Filmin, Sweeney'nin döktüğü kanların yolculuğunu anlatan çizgi film estetiğindeki başarılı jenerik çalışmasını da es geçmemek lazım. Filmin geçtiği mekan olan Londra sokakları Burton filmlerinin karanlık atmosferine son derece uygun. Burton, bu karanlığı neredeyse sadece kanla renklendiriyor ve bu müzikali de kendi estetiğiyle yoğurarak son derece başarılı bir film ortaya çıkarıyor.
En sevdiğim film..