-Alacakaranlık’da oynamak için anlaştığında başına neler geleceğinin farkında mıydın?
Kesinlikle hayır! Senaryoyu okudum ve bir kitap serisi olduğu hakkında da çok az bilgim vardı. Görüşmeye gitmemin tek sebebi Kristen’ı görmekti. Çünkü çok kısa bir süre önce onu Into The Wild filminde izlemiştim.
-Yani bize Kristen’den aslında hoşlandığını mı söylüyorsun?
Tabii ki!
Hayır, biz sadece iki çok iyi arkadaşız.
Ama ikinizi hakkında çıkan bir sürü söylenti var…
Biliyorum ama samimi olarak söylüyorum biz sadece arkadaşız.
-Kız arkadaşın var mı peki?
Hayır! Gencim, bekarım ve özgürüm.
-Bir bayanda hangi özellikleri ararsın?
Açık sözlü insanları severim. Tanrım! Bilmiyorum. Güçlü insanları ve güzel karın kasları olanları severim… Bilemiyorum…
-Çok fazla miktarda kadın hayranın var. Onlardan korktuğun oluyor mu?
İnsanların birine bu kadar saplantılı olabileceğini bilmezdim. Ama korkutucu değil, sadece inanılmaz! İnsanlar benim nasıl bir karakterde olduğumu kendi kafalarında canlandırıp öyle kabul ediyorlar ve bunu koruyorlar ki aslında onların düşündüğü gibi değilim.
-Bu gördüğün ilgi ile aran nasıl peki?
Garip aslında ama hala üzerinde oturup düşünmeye vaktim olamadı çünkü Alacakaranlık ve diğer projeler ile meşgulüm.
Sürekli çalışıyorum ve kendimi sürekli Alacakaranlık hayranları ile sarılmış gibi hissediyorum. Bunlar eğer benim iş arkadaşlarım değilse hayranlar oluyor. Şu anda etrafım hayranlarla sarılı. Dürüst olmam gerekirse bu durum aslında garip.
-Hayranlarınla karşılaştığından başından geçen garip birşey oldu mu?
Bir keresinde Chicago’da dört tane kız ile karşılaştım. Sanırım boyunlarını kanatana kadar bir şekilde çizmişlerdi ve bana bu kabuklaşmış yaraları gösterdiler. İğrençti!
-Edward Cullen olmanın en zor tarafı nedir?
Sanırım aynı anda hem güzel görünüp hem de korkutucu olmaya çalışmak.
-Sürekli çekici erkek rollerine seçilecek olma ihtimali seni endişelendiriyor mu?
Olanlar karşısında çok şaşkınım aslında. Sürekli aslında bu tip bir role uygun olmadığımı düşünüp duruyorum.
Korkmuyorum ama aslında bundan çünkü böyle bir rolü gerçekten nasıl oynayacağımı bilmiyorum.
-Neden Alacakaranlık hayranlarının diğer serilerin hayranlarından – mesela Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi ve Matrix gibi - daha fazla takıntılı olduğunu düşünebiliyor musun?
Bilmiyorum ama kesinlikle öyleler. Kitaplar ile aralarında garip bir bağ var ki bu bazen aşırı olabiliyor.
Harry Potter hayranlarının da böyle olduğunu düşünüyorum aslında ama bu hikaye onlar için çok daha tanıdık, insanlar sanki karakterleri tanıyorlar ve bu yüzden de duyguları çok daha kuvvetli yaşıyorlar.
-Edward Cullen gibi sonsuza kadar yaşayabilecek olsaydın ne yapardın?
Büyük ihtimalle Fransızca konuşmayı öğrenirdim ya da 3 hafta hiç durmadan piyano çalardım. Çok vaktin olacağı için bir çok güzel şey yapabilirsin sanırım.
-Edward’ın saplantılı olduğunu söylemiştin. Peki genç kızların Edward’ı dünyadaki en mükemmel erkek arkadaş olarak görmeleri seni şaşırttı mı?
Garip aslında ama kızlar zaten hep böyleler. Bir erkek olarak, kızlara bakarsın ve “neden bu çocuk ile birliktesin?” diye düşünürsün. Neredeyse bütün iyi erkekler sona kalır.